Fotoğrafım
Tokat, Kelkit, Yeşilırmak ve Çekerek Nehri boyunca kurulan Hitit, Frig yerleşim alanları M.Ö. 4000- 2500 yılları arasında yüksek düzeyde kültür ve sanat yaşamına sahip olmuştur. Roma ve Bizans dönemlerinden sonra Danişmend, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı dönemlerini yaşamıştır. Tokat, Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illeri arasındadır. Komşuları, kuzeyde Samsun, kuzeydoğuda Ordu, doğu ve güneyde Sivas, güneybatıda Yozgat ve batıda Amasya illeri ile çevrilidir. Yüzölçümü: 9.958 km² Nüfus: 620.772 İl Trafik No: 60 Posta Kodu: 60100 Şehirler arası telefon kod: 356 Tokat İlçeleri : Almus, Artova, Başçiftlik, Erbaa, Niksar, Pazar, Reşadiye, Sulusaray, Turhal, Yeşilyurt ve Zile'dir

18 Aralık 2008 Perşembe

Tokat Medreseleri

Gök Medrese (Merkez)

Tokat Meydan Mahallesi’nde, Gazi Osman Paşa Bulvarı’nda bulunan Gök Medrese’nin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Yapım tarihi tartışmalı olan medresenin kitabesi günümüze gelememesine rağmen Selçuklu veziri Muinüddin Pervane tarafından 1270’ten sonra yaptırıldığı sanılmaktadır. Medrese Selçuklu mimarisinin en tanınmış eserlerinden biri olup, ismini çinilerinin firuze renginden almıştır. Muinüddin Pervane’nin ölümünden sonra medreseyi İlhanlılar, Ertena Beyliği ve Osmanlılar kullanmışlardır. Osmanlı döneminde Bimarhane (Aşevi) olarak kullanıldığına da kaynaklarda rastlanmaktadır. Bazı kaynaklarda ismine Pervane Medresesi, Kırkkızlar Medresesi, Darüşşifa ve Bimarhane Tekkesi de denilmektedir. Evliya Çelebi bu medreseden şöyle söz etmiştir: “Gök Medrese eski sultanlar yapısı olup, sağlam, kâgir, yapısı güzel bir medresedir. Fakat Vani adlı birisi şeyh zümresinden geçinip bu ilim yeri eski medreseyi padişah emriyle tekke yapmıştır.” XIII. yüzyıl Selçuklu medreseleri plan düzeninde, iki katlı eyvanlı ve avlulu olarak yapılmıştır. Yapımında kesme taş ve yer yer de tuğla kullanılmıştır. Muinüddin Pervane, medresenin avlusuna önem vermiş, batı yönündeki ana eyvanın karşısındaki duvarlar, her iki kattaki revak alınlıkları, ikinci kat sütunları türkuaz mavisi ve mor renkli mozaik kakma tekniğinde çinilerle bezenmiştir. Bu çini mozaikler bitkisel motifli olup, beşgen yıldızlar ve yedigenler halindedir. Bunların arasına da yer yer kufi yazı ile Ayat-el Kürsi yazılmıştır. Cephesi taş örgülü olan medresenin ortasına gelecek yere kesme taştan, stalaktitli bir portal yerleştirilmiştir. Bu portelin çevresi bitkisel ve geometrik motifli bir bordürle çevrelenmiştir. Bu portal röliyeflerinin en dikkat çeken yanı avludaki eyvanın çini motiflerinin burada aynen uygulanmış oluşudur. Ayrıca palmetler, dragon veya kartal figürleri ile de görkemli bir görünüşe sahiptir. Mukarnaslı girişin iki yanına da birer pencere yerleştirilmiştir. Buradaki kitabe yeri boş bırakılmıştır. Portelin avluya bakan cephesi gök mavisi ve patlıcan moru renginden oluşan geometrik, bitkisel ve kufi yazılı bezeme ve çinilerle kaplanmıştır. Buradaki çinileri mavi renginden ötürü de medreseye Gök Medrese ismi verilmiştir. Avlu üç taraftan revaklarla çevrilmiştir. Revakların arkasında hücreler bulunmaktadır. Revaklardaki sütunların büyük bir kısmı devşirme olup, çevredeki Roma ve Bizans yapılarından getirilmiştir. Medresenin ikinci katının avluya bakan revakları çini bordürlü ve sivri kemerlidir. Giriş kapısının karşısındaki ana eyvan sivri kemerli olup, çevresi mavi ve patlıcan moru çinilerle bezenmiştir. Bu çinilerin bir bölümü günümüze kadar gelebilmiştir. Medresenin birinci katında 17, ikinci katında da 15 oda bulunmaktadır. Bu odaların kapıları sivri kemerli olup, zeminleri pişmiş topraktan altıgen levhalarla kaplanmıştır. Ana eyvanın kuzeyinde medreseyi yaptıran Muinüddin Pervane’nin türbesi bulunmaktadır. Bu türbede ailesi ile birlikte Pervane Muinüddin Süleyman’a ait 20 sanduka bulunmaktadır. Evliya Çelebi avlunun ortasında dört köşe bir havuzun bulunduğunu söylemektedir. Ancak, günümüze gelen havuz daha geç dönemde buraya yapılmıştır. XIX. yüzyıla kadar hastane ve medrese olarak kullanılan bu yapı daha sonra terk edilmiş, avlusu da mezarlığa dönüştürülmüştür. 1928 yılında buraya gelen Albert Gabriel yapının metruk olduğunu ve göçmenlerin buraya yerleştirildiğini belirtmiştir. Tokat Müzesi’nin ilk nüvesinin atıldığı 1926 yılında burası bir müze deposu haline getirilmiştir. Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 1976 yılında başlattığı restorasyon sonrasında 1982 yılında Tokat Müzesi olarak hizmete açılmıştır.

Hatuniye Medresesi (Merkez)

Tokat Meydan Mahallesi’nde bulunan bu medrese, Sultan II. Beyazıt’ın annesi Gülbahar Hatun adına 1485 yılında yaptırılmıştır. Medrese kesme taş ve moloz taştan yapılmış, 1939–1942 depremlerinde hasar görerek yıkılmış, günümüze gelememiştir.

Çukur (Yağbasan) Medrese (Merkez)

Tokat, Sulu Sokak’ta, Takyeciler Camisi’nin güneyinde bulunan bu medrese Selçuklu Sultanı II.İzzeddin Keykavus’un tahta çıkışı nedeniyle 1247 yılında onarılmıştır. Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber, Danişmendliler tarafından XII. Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Medrese moloz taştan dikdörtgen planlı olup, en büyük özelliği de üzerini örten 14 m. çapındaki tromplu kubbedir. Bu kubbenin 10 m. ye yakın kısmının üzeri açıktır. Bu tür üzeri açık kubbeli medreseye Niksar ve Bosra’da rastlanmaktadır. Medresenin basit bir girişinden sonra girilen avlusunun iki yanında eyvanlar ve tonozlu odalar bulunmaktadır. Osmanlı döneminde göçmenler buraya yerleştirilmiş, 1939 yılı depreminde büyük hasar görmüş, kubbe ve tonozları çökmüştür. Günümüzde kısmen toprağa gömülü bir haldedir.

Hisariye Medresesi (Merkez)

Tokat il merkezinde, Takyeciler Camisi’nin yanında bulunan bu medrese Emir Yahşi Bey’in oğlu Emir Hisar tarafından 1411 yılında yaptırılmıştır. Günümüze harap bir halde gelen medrese kesme taştan dikdörtgen planlı ve avlulu planlıdır. Medresenin kitabesi ve portalindeki kabartma süsler yerlerinden sökülerek 1953 yılında Tokat Müzesi’ne götürülmüştür.

Yağıbasan Medresesi (Niksar)

Tokat ili Niksar ilçesindeki Yağıbasan Medresesi, kitabesinden öğrenildiğine göre Danişmendli Emiri Nizamettin Yağıbasan tarafından 1157–1158 yıllarında yaptırılmıştır. Giriş kapısı üzerindeki kitabenin mealen anlamı şöyledir: “Bu mübarek bina, el melik el âlem, el adil ebu-l Muzaffer Yağıbasan bin Melik Gazi bin Melik Danişment’in emri ile h.552 senesinde yapılmıştır.” Bu kitabe İbrahim Hakkı Uzunçarşılı tarafından Melik Gazi Türbesinde bulunmuştur. Yağıbasan Medresesi Anadolu’nun ilk kapalı avlulu medrese planındadır. Aynı zamanda Suriye Bosra’daki Gümüştekin Medresesi’nden (1135–1136) sonra yapılmış ikinci örnektir. Medrese moloz taştan yapılmış, kapalı avlulu, revaksız ve iki eyvanlı plan tipindedir. Kale içerisinde bulunmasından ötürü kısmen iç kalenin surlarından faydalanılmıştır. Bu bakımdan tam muntazam olmayan dikdörtgen bir planı vardır. Günümüzde ortadaki avlunun yalnızca güney kısmı ayakta duran bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbenin aslı tamamen kapalı olmayıp, üst kısmının Tokat Çukur Medrese gibi açık olduğu sanılmaktadır. Avludaki iki eyvandan doğudaki tam giriş ekseninde değildir. Kuzeydeki eyvanın yanlarında birer tane küçük, köşelerde de kuzeye doğru çıkıntılı daha büyük ölçüde dikdörtgen planlı bir mekân bulunmaktadır. Avlunun batısında ise yan yana üç hücresi vardır. Güneyde ise altı hücrenin olduğu sanılmaktadır. Medresenin portal ve kaplama taşları sökülmüş ve bina 1939–1942 depremlerinde büyük hasara uğramıştır.

1 yorum: